2. Hafta – Dr. Öğr. Üyesi İsa GÜCEYÜZ | Arapça Belagat Okumaları

Anadolu İlahiyat Akademisi

Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor

Temel İslam Bilimleri Atölyesi Raporu

 

Dr. Öğr. Üyesi İsa Güceyüz

Dersin Adı: Arapça Belagat Okumaları

Konu: Belagat ilmine giriş

Başlangıç Saati: 17.30

Süresi: 1 saat 30 dakika

Ders Mevcudu: 10

Derste Okunan Metinler:

  • El-Belagâtu’l-Muyessera el-Meâni , el-Beyân , el-Bedi ‘ ( 20-66.s )
  • el-Belagatu inde’l-Arab / el-Belâğatu fi Zilali’l-Kur’ân ( Târihu ilmi’l-Belağati Mülehhasan)

Ön Okuma Metinleri:

  • Hulusi Kılıç, Belâgat, TDV İslam Ansiklopedisi

İleri Okuma Metni:

  • el-Belagâtu’l-Vâdiha el-Meani, el-Beyân, el-Bedi ‘

Tavsiye Metinler:

  • Belagat, Nusreddin Bolelli
  • El-Edeb’ül-Arabî fi’l-Cahiliyye ve’l-İslam
  • El-Belaga Tetavvur ve Tarih
  • Ayet ve Hadis Örnekli Arapça Belagat, Sadi Çögenli

 

Derse Belagatul Muyessera kitabının 20. Sayfasından başlandı, belagat ilminin bölümleri işlendi. Belagat ilmi üçe ayrılır; Beyan, Bedi’, Meani. Meani ilmi sözü mukteda-yı hale getirmemizi sağlayan ilimdir. Beyan ilmi bir sözü farklı yollarla ifade etmeyi sağlamayı inceleyen ilimdir. Bediğ ilmi ise sözü güzelleştirme ilmidir.

Fesahat sözlükte açıklamak demektir, bir kelamın fasih olması için bulunmaması gereken üç kural vardır. 1- Tenafuri’il-Huruf 2- el-Garabet 3-Muhalefetu’l-Kıyas. Bir sözün fasih sayılabilmesi için fesahate engel olan kusurları taşımaması gerekir. Bu kusurlar lafza ve mânaya ait olmak üzere ikiye ayrılır. Lafza ait başlıca kusurlar şunlardır:

  1. Tenâfür. Bir kelime veya cümlenin zor telaffuz edilmesidir. Arapça “hüʿḫuʿ” (deve dikeni), Farsça “zağrîmâş” (deri tüyü), Türkçe “kırktırttım”, “sarımsaklasak” örneklerinde olduğu gibi kelimeyi oluşturan harflerin mahreçlerinin aynı veya yakın olması sebebiyle rahat bir şekilde söylenememesine “tenâfür-i hurûf” denir.
  2. Kelimenin morfolojik yapısının kural dışı olması. Buna kıyasa muhalefet de denir. Meselâ Mütenebbî’nin, “İnne beniyye le-li’âmün zehedeh / Mâ liye fî ṣudûrihim min mevdedeh” (Oğullarım beni terkeden alçaklardır. Gönüllerinde bana ait hiçbir sevgi yoktur) beytindeki “mevdede” kelimesinin kurallı biçimi “mevedde”dir. 
  3. Lafzî ta‘kid. Bir ibareyi oluşturan kelimelerin maksadın anlaşılmasını güçleştirecek şekilde sıralanmasıdır. Lafzî ta‘kid, kelimelerin gerçek yerlerinden daha öne veya daha ileriye alınması yahut artarda gelmesi gereken kelimelerin arasına başka kelimelerin sokulması suretiyle olur.
  4. Kelimenin veya cümlenin kulak tırmalayıcı bir söylenişi olması (kerâhet-i sem‘). Bazı kelimelerin telaffuzu kolay olmasına rağmen çıkardıkları sesler âhenkli olmayabilir. Arapça “tekeʾkeʾtüm” (toplandınız), “cefeḫat” (övündü) gibi. Türkçe’de tek heceli kelimelerin veya aynı fiil kipiyle biten cümlelerin ardarda sıralanması da bu tür kusurlardan sayılır.
  5. Harf veya hecelerinin fazlalığı sebebiyle kelimenin uzun olması. Arapça “süveydâvât”, “müsteşzirât”, Türkçe “kararlaştırılmaksızın”, “sersemleştirilmek” gibi.
  6. Za‘f-ı te’lîf. Cümleyi oluşturan öğelerin sıralanışının söz dizimi kurallarına aykırı olmasıdır. Meselâ Arapça’da ibarede önce isim geçer, sonra da ona işaret eden zamir zikredilir. Önce zamiri, sonra da ismi zikretmek bir sentaks bozukluğudur. 
  7. Gereksiz tekrarlar. Cümlede herhangi bir kelimenin hoşa gitmeyecek ve yeni bir anlam katmayacak biçimde tekrar edilmesiyle tekit, atıf, sıfat türü kelimelerde eş anlamlıların tekrarı cümlenin fasih sayılmasına engel olur.
  8. Zincirleme isim tamlamaları (tetâbu‘-i izâfât).

Mânaya ait başlıca kusurlar da şunlardır:

  1. a) Garâbet. Kimsenin duymadığı, kullanmadığı, anlamı ancak sözlüklerde bulunan nâdir ve garîb kelimelerin kullanılmasıdır. Bu tür kusur genellikle şiirde görülür.
  2. b) Mânevî ta‘kīd. Sözün anlamının hatalı mecaz, istiare ve kinayelerin kullanılması gibi sebeplerle kapalı olması, âdeta kördüğüm haline gelmesidir.
Scroll to Top