Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor
Ders Raporu
Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir
Dersin Adı: Siyasi İdeolojiler
Konu: Bireyci İdeolojiler; Liberalizm ve Muhafazakarlık
Ders Süresi: 1 saat 30 dakika
Ders Mevcudu:
Ön Okuma Metni:
Buğra Kalkan, Liberalizm
Fatih Duman, Muhafazakarlık
Derse katılım oldukça yüksekti, derste tartışma ve müzakereler yoğun oldu. Okuma metninin de ışığında dersten çıkarılan genel notlar şu şekildedir;
Tek bir liberalizm yoktur ama liberal geleneklerden bahsetmek mümkündür. Ancak yine de liberalizmi diğer ideolojik akımlardan ayıran temel özellikler bireysel özgürlüğe, ahlâkî açıdan insanların eşit olduğuna ve sınırlı devlet anlayışına yapılan vurgudur. Komünist devletlerin çöküşünün ardından merkezi planlamacı ekonomik sistemleri eleştirme dönemi kapanmıştır. Artık milletlerin sağlam piyasa ekonomisine sahip olmadan zenginleşemeyecekleri yaygın bir şekilde kabul görmektedir. Ancak refah devletlerinin kapsamının ve önceliklerinin ne olacağıyla sorunu daha uzun süre liberalizm bağlamında gündemi meşgul edecektir. Çok çeşitli görüşler olmakla birlikte klasik liberaller refah devletinin hâlâ hem ekonomik etkinsizlik yaratmaya devam ettiğini hem de devletin sosyal alana müdahalesinin bireysel özgürlüklerin ve bireysel sosyal girişimciliğin altını oyduğu görüşündedirler.
Muhafazakârlık bazı ortak felsefî temel kabulleri olmakla birlikte, birbirinden farklılaşan değişik düşünce geleneklerine sahip bir siyasal ideolojidir. Özcesi yukarıda çerçevesini çizdiğimiz bir muhafazakâr siyasal ideoloji mevcuttur ancak tek bir muhafazakârlık yoktur. Bu farklı düşünce geleneklerini dikkate almaksızın ya da bu durumun farkında olmaksızın muhafazakârlık üzerine genel bir değerlendirme yapmak doğru değildir. Türkiye’de bu şekilde yapılan değerlendirmeler kısmi, eksik ve taraflı analizlere yol açar. Örneğin sadece Anglo-Amerikan ya da Kıta Avrupası muhafazakârlığı üzerinden yapılan ve resmin bir kısmını gören kestirme genel yorumlar, muhafazakârlığa ilişkin olarak kendi ön kabullerini doğrulamayı yahut olması gerekene dair bir müdahaleyi amaçlar. Sadece liberal muhafazakârlık üzerinden yapılan okumalar, Türk muhafazakârlığındaki otoriter eğilimlerin analiz edilmesinde eksik kalır. Muhafazakârlığın doğasına içkin olarak görülen otoriterliğe ve hatta totaliterliğe vurgu yapan yorumlar ise ideoloji içindeki değişimleri, farklılaşmayı, liberalleşmeyi ya da demokrasiyle eklemlenmeleri anlamlandırmakta bir tür körlüğe yol açar