Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor
Tematik Konferanslar Atölye Raporu
Hoca: Prof. Dr. Mehmet Akif KOÇ
Dersin Adı: Tefsir Tarihinde Epistemolojik Kırılma Noktaları/Modern Dönem
Başlangıç Saati: 17.30
Süresi: 1 saat 30 dakika
Katılımcı Grup/ Ders Mevcudu: 4. Sınıf ve YL grubu / 11 kişi
Derse koordinasyon ekibinden Hayrunnisa Akgün, Cüneyt Yaşar, Betül Kalender, Sümeyra Çelik katıldı
Ön Okuma Metinleri: Mehmet Akif Koç; Tefsir Ve Tevil Üzerine, Grafiker Yay.
Mehmet Akif Koç, Mehmet Ünal; Kur’an-ı Kerim’e Genel Bakış, Grafiker Yay.
Dersin içeriği “Tefsir Ve Te’vil Üzerine”, “Kur’an-ı Kerim’e Genel Bakış” başlıkları altında işlenmesi planlanmıştı. İkinci kısım süre sebebiyle işlenmedi.
Tefsir ve tevil ayrımıyla başlandı. Kur’an-ı Kerim’i anlamada önemli olan husus onun ilk muhatabının, yani sahabelerin anlayışını kavramak olduğundan tefsir ve te’vilin birbirinden ayrılışı önem arz etmektedir. ”Anlaşılamayan bir metni anlaşılır kılma çabası” olarak tanımlanan tefsir, sahabenin böyle bir gayreti ve de ihtiyacı olmadığından ilk dönemler gereği görülmemiştir. İlk üç asır böyle geçerken Abdullah İbn Abbas ve Mukatil’le birlikte bu anlama çabası açığa çıkmış ve ilk tefsir kaynakları da ortaya konmuştur. Tabiin döneminde ilk tefsir hareketleri de başlamıştır.
Burada Taberî’nin tefsiri ve özelliklerinden ayrıntılı şekilde bahsedildi. Onun tefsiri bulduğu tüm rivayetleri içerdiğinden doğru ve yanlış bilgiler bulundurması gerekçesiyle eleştirilere tabi tutulsa da “dönemin fotoğrafını çekmesi” açısından ansiklopedik bir nitelik kazanmaktadır ve bu sebeple de oldukça önemlidir. Bir diğer önemli husus ise tefsirinde Peygamber’in ve sahabenin anlayışını gözetmesi, rivayetler arasında kaldığında ilk dönemki Arap dili ve edebi yapısını gözeterek bu ayrımı öncülemesini içeren çağının ötesindeki epistemolojik yöntemleri ve çalışmalarıdır.
Bu tefsirin Türkçe gibi başka dillere çevrilmesi ise faydasıyla birlikte, çevirinin muhatabı toplumların anlayışını da üzerine eklemiş ve bir te’vil geleneğinin önünü açmıştır. Burada tefsir ve te’vil ayrımını ilk ortaya koyan Maturûdî’dir.
- Tefsir ve te’vili ayırmak yararlı mıdır?
Bir bakıma yararlıdır. Peki, nüzûl sürecinin şahidi olan sahabelerin te’vili ve diğerlerininki aynı mı olacak? Maturûdî burada hiyerarşik bir ayrım yapar; sahabenin anladığı tefsir, diğerlerininki ise te’vildir. İlk üç asırda ikisi müradifti, Taberî bu yüzden kendi yorumunu katmamıştı.
Günümüzde ise Kur’an’a bir mistik yaklaşanlar bir de bilimsel yaklaşanlar var. Bu iki kesimin de birleştiği nokta, yapılan yorumların Kur’an’da yer almadığı söylendiğinde bunun bir te’vil olduğunu söyleyerek bunu istenilen yorumu yapmada bir ehliyet olarak kullanmalarıdır. Bu te’vil ısrarı ve ayrımı ise pek çok sorunu beraberinde getirmektedir.
- Son dönemde farklı ne var?
Bu dönem uleması Müslüman kesimin geri kalmışlık kompleksi ve bunun Müslümanlar üzerinde yarattığı baskı ve mutsuzluk karşısında onu teselli ve motive eden bir tefsir ve te’vile gitmişlerdir. Bununla kalmamak için “bu zaten bizim kitabımızda var” demek sadece bu kompleksin bir ürünüdür. İsmail Hakkı Bursevi, Kadı Beydavî, Seyyid Kutub gibi isimlerin eserlerinde bunun yansımalarını görmek mümkündür. Bu noktada Kur’an’daki çok anlamlılığın irdelenmesi yerine basit bir anlayışın gözetilmesi daha efdâl olacaktır.
- Kur’an’da çelişki var mı?
Kur’an’da çelişki gibi görünen şeyler, insanın ihtiyaçlarına binaen hayatındaki çelişkilerdir. Bunun Kur’an’la bir alakası yoktur.
Dersin devamında hoca, bu günkü tefsirde yer alacak en büyük ihtiyacın “ahlak” teması olduğunu ve “ahlakın imandan bir cüz” olarak görülmesinin gerekliliklerinden bahsetti. Katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla oturum sonlandırıldı.